Kayıtlar

Yalçın Arzuoğlu

AŞİL, HEKTOR VE TANRILARIN SAVAŞI

Homeros'un İlyada'sını okuyanlar bilirler. İlyada her ne kadar Truva savaşını anlatan destan olarak bilise de aslında, bana göre Tanrılar savaşıdır. Çünkü savaşa katılanların bir çoğu başta Zeus olmak üzere, Aşil, Hektor, Artemis, Hera vb. o günün inanç anlayışa göre Tanrı, yarı insan yarı tanrı ya da insan sulietine girmiş, figüran tanrılar olarak bilinir ve anlatılır. Truva savaşında baş rollerde Aşil ve Hektor var. Zeus tarafsız. Aşil ve Hektor zaman zaman insan kılığında da savaşırlar. Bu benzetme, beklenti veya dilek ve temenniler insanların ilk sözlü iletişime geçtikler, ilk yazıyı kullanmaya başladıkları günden bu yana hep var olmuştur. ''Tanrım onu öldür. Mahvet onu'' gibi... Aradan 3500 yıl geçti... Şimdi hiç kimse kalkıp da yukarıda Allah var demesin. Allah tabi ki var ama insanların akıllarında ve vicdanlarında. Eğer insanlar akıllarına ve vicdanlarını satar veya başkasının kullanımı için kiraya verirse, tanrılaşmış insanların sonu gelmez. Maalese

TÜRKLERİN KAYIP BİN YILI

Resim
Büyük devlet olmak dilde ve kültürde hegoman olmayayı gerektirir. başkasının dilini konuşarak, başkansının kültürünün etkisinde kalarak büyük devlet oulmuyor.

Gök Tanrı Dini ve Varlık Birliği arasındaki benzerlik

Gök Tanrı Dini ve Varlık Birliği arasındaki benzerlik. Gök Tanrı Dininin temelleri Sümerlere kadar gider. Ancak m.ö. 600 yıllarında Thales ve devamında 3 filozof ile bilimsellige kavuşturulur. Bu temel dünyanan varoluşundaki dört kutsala dayanır. Su, hava, ışık ve toprak. Bu görüşe göre, Tanrı ışık vererek, insanlara, evrende yüzünü görünür kıldı.

TÜRKLERİN KAYIP BİN YILI

Resim
Bu kitapda Türklerin bin senedir, sufle inanç anlayışı ile nasıl uyutulduklarını göreceksiniz.

HERKES AKILLI, SADECE MAZHAR OSMAN DELİ

HERKES AKILLI, SADECE MAZHAR OSMAN DELİ Böyle bir paradokstan sonra akıl nedir, neden herkes kendi aklını beğenir sorusu ister istemez insanın kafasında şekilleniyor? Montaigne der ki: ''Allah'ın insanlara verdiği nimetlerden paylarına düşenden şikayet etmedikleri tek şey akıllarıdır.'' Biz Allah'ın verdiği akıldan şikayet etmesek bile, Montaigne'nin bu sözünü karşı Anadolu'da derler ki, ''Allah akıl dağıtırken sen neredeydin.'' Bu iki veciz sözden de anlaşılacağı gibi herkes bazı uzuvlarından veya duyu ve/vaya duygularından bazılarını beğenmez, eleştirir ve eleştirdiği, beğenmediği yerlerini (mesela kilosunu, boyunu, yüzünü, burnunu, vs) açıkça söyler ve mümkünse düzeltme yollarına gider. Ama hiç aklını beğenmeyen olmaz. Ayrıca işin kötü yöne kendi aklımızı çok beğenirken (aklımı seveyim...) başkasının aklını da beğenmeyiz. Başkasının da en az bizim kadar akıllı olabileceğini kabul etmeyiz. Akıl konuda takdir notumuz çok kıt. Bak

ORYANTALİST SİYASET VE GÜNÜMÜZÜN GERÇEĞİ

ORYANTALİST SİYASET VE GÜNÜMÜZÜN GERÇEĞİ Oryantal veya oryantalist her ne kadar dilimize dansöz (dans eden kadın) olarak yerleşmişse de kelime karşılığı ''doğubilim'' olarak açıklanır. Biraz tuhaf bir açıklama. Bilimin oryantalizmi olur mu diyesi geliyor insanın. Ama şark zihniyetine batı kafasıyla bakarsan oluyor demek ki. Oryantalizme ''doğubilim'' diyenler batılılar. Bu açıklamada doğuya karşı topyekün bir bakış açısı var. Halbuki oryantalizm bir yaşam biçimidir. Batılılar ''doğubilim'' açıklamsını biraz daha ileri götürerek, ''oryantalizm, yakın, ortadoğu ve uzakdoğu toplum ve kültürlerinin, dilleri ve halklarının incelendiği batı kökenli ve batı merkezli araştırma alanlarının tümüne verilen ad'' olarak açıklanır. Yakın doğu içinde Türkiye var. Aslında burada açıklanması gereken önemli bir nokta; Batılılar Türkiye dahil doğuya bakarken, ülkeler yada milletler ayırımı yapmıyor, müslüman olan ülkelerin hepsini bird

OSMANLIDA ŞERİAT VE FATİH SULTAN MEHMET'İN ''ATAM -DEDEM YASALARI''

OSMANLIDA ŞERİAT VE  FATİH SULTAN MEHMET'İN ''ATAM -DEDEM YASALARI' Türklerin islamiyeti kabul etmeye başladığı 750'li yıllardan itibaren kısa ömürlü birkaç devlet kurulmuşsa da bunların en önemlileri Anadolu'da kurulan Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti ve en uzun ömürlü olan Osmanlı İmparatorluğudur. Kurulan bu devletlerde ve öncekilerde İslam kamu hukuku- İslam İdare hukuku veya şeriat yasaları tam olarak uygulanmış mıdır yoksa  Fatih Sultan Mehmet'in yayınladığı her kanun maddesinin başına yazdığı ''Atam-Dedem yasaları'' yani Türk töreleri hep devrede mi olmuş, hep öncelikli mi olmuştur. Ya da öncelik hangisinde olmuştur? Önce şu kuralı iyi bilmek lazım. Tük hükümdarlar önce kendi kurallarını koyarlar. Yasa yapma gücünü yani erki elinde tutan tüm kanun koyucular ve tabi ki hükümdarlar (Türk veya değil fark etmez) yasa koymakta,  kanun yapmakta başvurdukları ve faydalanacakları  4 temel kaynak veya mecra vardır. 1- Hükümd